Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Haziran, 2015 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Saniyeler..

Saat 05.20 Eve az önce geldim. İki ay önce bi araba aldık. Babam akşamları çalıştığı için gezmeye pek fırsat olmuyor. Dün içimden "Babam işten gelince karşıya geçsek keşke." diye geçirmiştim. İstanbul'da yaşayanlar bilir, en sakin anlarıdır denizin ve trafiğin. Yolda çok az araba vardı. Gişelere varmamıza çok az kala lastikten patlama sesine benzer bi ses geldi. Babam hemen sağ çekti ve arabanın altını, lastikleri kontrol etti. Bir dakika sürmüştür en fazla. Bu arada arabada annem ve kardeşlerim de vardı. Hepimiz yola atılan bir pet şişeden ses geldiğini düşündük ve büyük ihtimalle de öyleydi. Bir dakikanın ardından yola devam ettik. Ve bir kaza... Bir motor ve bir araba. Sadece bir dakika. Eğer lastikten ses gelmese arkadan çarpılan otomobil bizim olacaktı ve büyük ihtimalle yerde yatan kişiler ailem ve ben olacaktık. Çok büyük bir kaza değildi, üzüldük ve devam ettik.. Yine bir dakika geçmeden tekrar bir kaza gördük. Bu defa iki araba. Ambulans ve polis arabalarının si

Mucize

Bazen kendime "En büyük mucize neydi benim için?" diye soruyorum. Aklıma onlarca şey geliyor aslında ama bir tanesi var ki kötü olan onca şeyi unutturup yeni bir çağ açtı sanki benim için. Hayat öyle tuhaf ki tam umudunuz bittiği anda karşınıza yeni fırsatlar çıkarıyor. Yeni mucizeler gerçekleşiyor bir anda. Siz o aşamaya gelene kadar çok yorulup, kırılıp, üzülüyorsunuz belki ama değiyor. Benim için; Güneş'in her gün doğup batması, Ay'ın her gece ışık saçması, yıldızların her halükarda güzel gözükmesi bile bir mucize. Kısacası benim için gökyüzü bi mucize. Zamanın öğrettikleri ve hayatın getirdikleriyle anlıyor ki insan en büyük, en eşsiz benzersiz mucize: "Sevgi". Tuttuğum dilekler bile hep birinin beni daha çok sevmesi üzerine olur. Sevgiye doyamayan ve hep daha fazlasını isteyen biriyim çünkü sevildiğimi hissedersem mutlu olabiliyorum. Sevgiyle yaşıyorum kısacası ve sevdiğim insanlar yanımda olsun diye her şeyi yapıyorum ama o da yetmiyor bazen, daha f

ÖNEMLİ DUYURU!!

Çok önemli bi duyuru yapmak istiyorum sizlere. 21 Haziran günü Çin'de Yulin Köpek Eti Yeme Festivali yapılacak. Bir hayvansever olarak özellikle de köpeklere çok daha hayran biri olarak rica ediyorum bunu: sizinle paylaşacağım linke tıklayıp 30 saniye içerisinde imza atıp, tepkinizi belli edin. Hayvanlar bize birer emanet. Konuşamayan, savunmasız, masum canlılar. Gözyaşlarıyla bakıyorum tüm fotoğraflara. Türlü işkencelerle ve sadece zevk için yapacaklar bunu. Lütfen siz de imzanızı atın ve paylaşın! https://www.change.org/p/president-of-the-people-s-republic-of-china-stop-the-yulin-dog-meat-eating-festival/share

Ne Yazsam Bilemedim..

Üç sene önce, Temmuz sonu... Liseye başladığım, her katında ayrı anımın olduğu okuluma kayıt yaptırmaya gitmiştim. Dün son kez çıkarken o zamanı hatırladım. Binbir üzüntüyle geldiğim, binbir mutlulukla bitirdiğim, ilk dostumu kazandığım okulum.. İçinde onlarca iyi öğretmen olan, hatta öğretmenden daha da fazlası olan insanlarla tanıştım. Umudumu, inancımı yeniden kazandığım okulum. Okul sadece ders gördüğün, sınav olduğun bir yer değilmiş. İçinde yeni bir aile barındırıyormuş aslında. Sizlere endişem, üzüntüm, mutluluğum başta olmak üzere tüm duygularımı anlatıyorum. Hiç kimseye anlatmadığım kadar çünkü ne siz beni, ne de ben sizi tanıyorum. En yakın arkadaşıma bile anlatamıyorum çünkü bazen en büyük üzüntünüz en sevdiğiniz insanla ilgili oluyor. Ona onunla ilgili olan üzüntümü anlatamam. Üzüldüğümü söyleyemem. Zaten hissediyordur ama sözlü şekilde belirtmek istemiyorum. Şimdi fark ettim de ne kadar çünküm varmış. Kusura bakmayın anca bu kadar oluyor, bu halde. İlk defa bu kadar güçsü

Rüya

Uzun ve hareketli geçen bir günün ardından hepimiz kendimizi ya uykuya ya da duşa atarız. Ben uykuyu seçtim. Düşüncelerim çok fazladır. Birini üzecek bi şey yapmışsam ve o an fark etmemişsem bunu günü değerlendirirken hatırlarım mesela.. Her günü üşenmeden düşünürüm. Neler yaşadım hepsini aklıma kazırım ve iyi, kötü ne yaşadıysam, hissettiysem unutmam. İnsanların söyledikleri değil de yüz ifadeleri kalır çoğu zaman aklımda. Bu ifadeler zaten iyiyi kötüyü belli eder.. Telefonuma son kez bakıp sessize aldım ve gözlerimi kapattım. Uyuyana kadar düşünürüm zaten. Bu aralar aklımı çok meşgul eden şeyleri düşündüm yine; farklı okul, büyük sınavlar, sevdiğin insanlardan uzaklaşmak. Bahsetmiştim sizlere yakın hatta en yakın arkadaşlarımdan uzakta olacağımı ve en büyük korkumun da onlar için önemsiz biri olmak olduğundan. Rüyamda buluştuğumuzu ve onunla ilgili bildiğim her şeyin değiştiğini gördüm. En büyük korkumu yani. Hakkında hiçbir şey bilmeyen yabancı biri olmuşum aylar içerisinde. Bağırar

Sen Giderken..

Bu blogu açma amacım aslında sadece kendimi rahatlatmak. İnsan yazdıkça olgunlaşıyor, iyileşiyor. Kendi hayatımdan, yaşadıklarımdan kesitler paylaşıyorum. Kim olduğumu öğrenmek isteyen arkadaşlar var ama üzgünüm kim olduğumu paylaşmayacağım sizlerle. Gizli olunca daha rahat yazıyorum sanki. Duygularımı hep saklayan biri oldum. Burda da öyle olsun istiyorum. Günlerdir yazmayı planladığım ama kendime gelemediğim için yazamadığım bir yazıyı paylaşıyorum sizinle. Sanırım şimdi hemen yazıp bitireceğim. Keyifli okumalar :)) Vedalaşmalardan nefret ederim. En güçsüz hissettiğim andır. Karşımdaki insan ne kadar değerliyse o kadar çok üzülürüm, gözyaşlarımı o kadar çok saklamaya, tutmaya çalışırım. Ağlamak, güçsüzlük değil benim için yanlış anlamayın ama karşımdakini üzmemek için elimden geleni yaparım. Şimdi vedalaşma nerden geldi aklına diyeceksiniz? Herkesin bildiği bir gerçek vardır; okulun son 2 haftası hep boş geçer.  Burdaki bir vedalaşma. Ayrıntıya girmek istemiyorum. Konuştukça, yaz