Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Mayıs, 2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Ateş

Alev çemberinin ortasında kalmak gibidir bazen hayat. Yanmadan çıkmak imkansızdır. Ne kadar az yanıkla, ne kadar az acıyla çıkacağının hesabını yaparsın ama ya alev çemberi sevdiğiniz birinin ateşiyse? O zaman da ne kadar az yara alırsam o kadar iyi olur diyebilir misiniz? Sizi bilemem ama ben diyemem. O orda her geçen gün ateşini büyütürken ben hiçbir şey yokmuş gibi hayatıma devam edemem. Belki o ateş beni de yakar bana da zarar verir ama sevgi denilen şey sevdiğin insanların acısını hafifletmektir biraz da. Ateşten korkmam. Belki çok yandığımdan belki de karşılıksız sevgimden. Ateşle oynayın! Varsın siz kötü olun, siz anlamayan olun, siz üsteleyen olun. En sevdiklerinizin tek başlarına yanıp kül olmasına müsaade etmeyin. Canınız acıyacak, hak etmediğiniz şeyler duyacaksınız, onun gözünde herkes iyi olurken siz kötü olacaksınız... Ama belki gün gelecek "İyi ki hayatımdasın, asla bırakma beni." diyecek ve yandığınıza değecek.

5 Mayıs!!

Güven. Sevgi. Dostluk. Bu 3 kavramı bana yeniden öğreten prensesimin doğum günü 5 Mayıs. Ben karanlığın içinde içim parça parça olarak ilerlerken beni oradan tutup çıkaranım. Bana yeniden hayattan keyif almayı öğretenim. Güvenimi kazanmak için çaba gösterip asla pes etmeyenim. Kalbime sevgisini ilmek ilmek işleyenim. Dostum değil her şeyim olanım. 45 kiloyla tüm yükümü taşıyıp, beni ben olduğum için sevenim. Asla yarı yolda bırakmayanım. Tüm duvarlarımı aşmayı başaranım. En güçsüz anımda beni cesaretlendirenim. Beni benden daha iyi tanıyanım. En iyi yanım. Saf ve temizim. Aydınlığım... İyi ki doğdun sonsuzum. İyi ki varsın. Her zaman ol çünkü sana hep ihtiyacım var. Sevgine, güvenine, sarılmana, ellerinle kalbimi tutmana hep ihtiyacım var. Ben asla senin kadar muhteşem bi dost olamadım. Dostum dediğim insanı çekemedim hala aydınlığa. Senin bana verdiğin güveni veremedim ona ve o asla sana ihtiyacım var demedi bana. Belki de gerçekten yoktur. Çok şanslıyım. Sonsuz teşekkürler...

Geçmişe Dönük

Daha 6 aylıkken 1 ay boyunca annesinden alınan bu yüzden sütten kesilen, kış mevsiminde giyecek botu olmadığı için karla oynamaya terlikle giden ve ayakları buz tuttuğu için ağlayan ve yine kış mevsiminde üzerindeki tek kat giysiyle anne ve babasıyla kapıya koyulan, anneannesinin kat kat giydirip ısıttığı, sobalı evde iğrenç kömür kokusuyla büyüyen, çocukluğunu asla yaşayamayan, annesi şiddet gördüğünde herkesin karşısında dimdik duran ve sonra dayak yiyen, yeni taşındıkları evde televizyon yok çizgi film izleyemiyor diye ağlayan, mahallede çetesi olan, dayak yiyeceğini bilse de asla hakkını yedirmeyen ve yalan söylemeyen, kendini korumak için hep duvar gibi olmak zorunda olan, duygularını belli ederse zarar göreceğini düşünen, gerizekalı arkadaşlarının şişman diye dalga geçtiği ve 6 ay önce şekerden, kistten dolayı kilo aldığını öğrenen, cebinde 10 lira parası olmadığı için gurur yapan, sevdiklerini her şeyin üstünde tutan, hayal kırıklıklarıyla defalarca yıkılan, güvendiği dağlara on