Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Antalya

İstanbul'da daha fazla durmaya dayanamadım. Birlikte gittiğimiz yerler, kahvelerimiz, yeşil çaylarımız... İnsan anılarının içinde parça parça oluyor. Yüzlerce kilometre öteden sevmek çok değişik bi şey. Gözden ırak olan gönülden de ırak olur lafına inanmıyorum. Sevginin miktarı bu uzaklığın karşısında duruyor bi şekilde. 2 haftadır istisnasız her gün Antalya'ya gitmek için rezervasyon yaptırırken buluyorum kendimi. Son anda da iptal ediyorum çünkü bu şu an iyi bi şey olsa da ileride olmayacak biliyorum. Hem kendini hem de dostunu ayakta tutmaya çalışmak zorundasın. İki taraf da yıpranıyor. Yanında olmadığım için kendine kızıyorum ama iyiliği için bunu yapmak zorundayım. Kalbim, ruhum, aklım, sevgim, iyi yanım... Kısacası bedenim dışında her şeyimle Antalya'dayım.
En son yayınlar

Ateş

Alev çemberinin ortasında kalmak gibidir bazen hayat. Yanmadan çıkmak imkansızdır. Ne kadar az yanıkla, ne kadar az acıyla çıkacağının hesabını yaparsın ama ya alev çemberi sevdiğiniz birinin ateşiyse? O zaman da ne kadar az yara alırsam o kadar iyi olur diyebilir misiniz? Sizi bilemem ama ben diyemem. O orda her geçen gün ateşini büyütürken ben hiçbir şey yokmuş gibi hayatıma devam edemem. Belki o ateş beni de yakar bana da zarar verir ama sevgi denilen şey sevdiğin insanların acısını hafifletmektir biraz da. Ateşten korkmam. Belki çok yandığımdan belki de karşılıksız sevgimden. Ateşle oynayın! Varsın siz kötü olun, siz anlamayan olun, siz üsteleyen olun. En sevdiklerinizin tek başlarına yanıp kül olmasına müsaade etmeyin. Canınız acıyacak, hak etmediğiniz şeyler duyacaksınız, onun gözünde herkes iyi olurken siz kötü olacaksınız... Ama belki gün gelecek "İyi ki hayatımdasın, asla bırakma beni." diyecek ve yandığınıza değecek.

5 Mayıs!!

Güven. Sevgi. Dostluk. Bu 3 kavramı bana yeniden öğreten prensesimin doğum günü 5 Mayıs. Ben karanlığın içinde içim parça parça olarak ilerlerken beni oradan tutup çıkaranım. Bana yeniden hayattan keyif almayı öğretenim. Güvenimi kazanmak için çaba gösterip asla pes etmeyenim. Kalbime sevgisini ilmek ilmek işleyenim. Dostum değil her şeyim olanım. 45 kiloyla tüm yükümü taşıyıp, beni ben olduğum için sevenim. Asla yarı yolda bırakmayanım. Tüm duvarlarımı aşmayı başaranım. En güçsüz anımda beni cesaretlendirenim. Beni benden daha iyi tanıyanım. En iyi yanım. Saf ve temizim. Aydınlığım... İyi ki doğdun sonsuzum. İyi ki varsın. Her zaman ol çünkü sana hep ihtiyacım var. Sevgine, güvenine, sarılmana, ellerinle kalbimi tutmana hep ihtiyacım var. Ben asla senin kadar muhteşem bi dost olamadım. Dostum dediğim insanı çekemedim hala aydınlığa. Senin bana verdiğin güveni veremedim ona ve o asla sana ihtiyacım var demedi bana. Belki de gerçekten yoktur. Çok şanslıyım. Sonsuz teşekkürler...

Geçmişe Dönük

Daha 6 aylıkken 1 ay boyunca annesinden alınan bu yüzden sütten kesilen, kış mevsiminde giyecek botu olmadığı için karla oynamaya terlikle giden ve ayakları buz tuttuğu için ağlayan ve yine kış mevsiminde üzerindeki tek kat giysiyle anne ve babasıyla kapıya koyulan, anneannesinin kat kat giydirip ısıttığı, sobalı evde iğrenç kömür kokusuyla büyüyen, çocukluğunu asla yaşayamayan, annesi şiddet gördüğünde herkesin karşısında dimdik duran ve sonra dayak yiyen, yeni taşındıkları evde televizyon yok çizgi film izleyemiyor diye ağlayan, mahallede çetesi olan, dayak yiyeceğini bilse de asla hakkını yedirmeyen ve yalan söylemeyen, kendini korumak için hep duvar gibi olmak zorunda olan, duygularını belli ederse zarar göreceğini düşünen, gerizekalı arkadaşlarının şişman diye dalga geçtiği ve 6 ay önce şekerden, kistten dolayı kilo aldığını öğrenen, cebinde 10 lira parası olmadığı için gurur yapan, sevdiklerini her şeyin üstünde tutan, hayal kırıklıklarıyla defalarca yıkılan, güvendiği dağlara on

Birikinti

Sorunların su gibi aktığı, çığ gibi büyüdüğü, ateş gibi yaktığı sürpriz dönemler vardır hayatımızda. Zaten hayat denilen şey planlarımızın tersinde giden olaylar bütünü değil midir? En hassas olduğumuz anlarda, artık daha fazlası olamaz dediğimiz anlarda... Özellikle de bu anlarda olmaması gereken ne kadar kötü şey varsa olur ve kendinizi depresyona sürüklenmiş bir şekilde bulursunuz. Ben bir aydır depresyonda olduğumu daha yeni fark ettim. Artık siz düşünün ne kadar çok şeyle uğraşmak zorunda kaldıysam. Ufacık şeyler büyüdü, dağ oldu. Güçlü olmaya çalıştıkça daha da çok yıprandım. Kendime bile yalan söylemişim iyi olduğum konusunda. Geçmişim ve geleceğim arasında sıkıştım kaldım. Kabus görmekten yoruldum.(Ne zaman bir şeylerden korksam kabus görürüm.) Yüzüme baksanız özellikle de gergin ve ciddi olduğum anlarda üzülebiliyor mu acaba diye düşünürsünüz. Bu soruyu birçok insandan duydum daha önce. Evet. Üzülebiliyorum hatta yıkık dökük olabiliyorum ama güçlü durmak zorundayım. Bu da beni

Gitmek

Her canlı doğar, büyür ve ölür. Bu en basit tanımla döngüyü anlatır. Biz insanlar veya insan olmaya çalışanlar hayatın akışına kapılıp ordan oraya sürükleniriz. Hesaplayamadığımız yüzlerce şeyle karşı karşıya kalırız. Bütün bu engelleri aşmak, hesaplayamadıklarımızı düzeltmek için ömrümüzün sonuna kadar da çalışır dururuz. Evet, kariyer çok önemli. Çalışmak, hem kendine hem de insanlara bi faydan olması, birilerinin elinden tutmak, ordan oraya koşturmak... Bunlar çok gerekli şeyler ama işte gelelim asıl konumuza. Döngü başladı ilk ağlamamızla birlikte ve ne zaman biter bilmiyoruz. Bana göre şu dünya üzerinde sevdiklerimden daha önemli hiçbir şey yok. Planlar yapıyoruz olmuyor. Çalışıyoruz, çabalıyoruz olmuyor. Bir şeyler hep ters gidiyor bizim gibilerin hayatında ama böylesi daha iyi bizim için. Bazen unutuyoruz bu koşuşturmacanın içinde. İhmal ediyoruz, üzüyoruz, kırıyoruz, kırılıyoruz... Hayatınızda gerçekten olan, sizi gerçekten seven ve sizin için yapamayacağı şeylerin sayısı bir

Çok Seviyorum!

Çok uzun bir süredir yazamadığımın farkındayım. Hepinizden ayrı ayrı özür diliyorum. YGS'den hemen sonra bir yazı yazmıştım aslında ama sınav sonucuma çok üzüldüğüm için hiçbir şey paylaşmak istemedim kimseyle. O yüzden tekrar özür diliyorum. LYS'ye 20 gün kaldı. Bu yüzden sınava hazırlanan her öğrenci gibi ben de yoğunum ve stresliyim. Bugün beni yazmaya iten konuya geçmek istiyorum artık çünkü paylaşmak için sabırsızlanıyorum. Sınava hazırlanan herkese de başarılar diliyorum şimdiden. Kendinize iyi bakın ve unutmayın hiçbir şey sizden önemli değil :)) Hayatımızdaki önemli dönüm noktalarından biridir lise hayatı ve herkes en iyi dostlukların lisede olacağını söyler. Hepsi doğru arkadaşlar. Dost hatta çok daha fazlası lisede bulunuyormuş. Özellikle de "Her şey kötü mü gidiyor, kimseye güveniniz kalmadı mı, kimseyle yakın olmak istemiyor musunuz?" işte tam bu anlarda kurtarıcı melekleriniz geliyor. Zaten böyle değil midir hayat? En kötü zamanlarda karşınıza yeni bi