Ana içeriğe atla

Geçmişe Dönük

Daha 6 aylıkken 1 ay boyunca annesinden alınan bu yüzden sütten kesilen, kış mevsiminde giyecek botu olmadığı için karla oynamaya terlikle giden ve ayakları buz tuttuğu için ağlayan ve yine kış mevsiminde üzerindeki tek kat giysiyle anne ve babasıyla kapıya koyulan, anneannesinin kat kat giydirip ısıttığı, sobalı evde iğrenç kömür kokusuyla büyüyen, çocukluğunu asla yaşayamayan, annesi şiddet gördüğünde herkesin karşısında dimdik duran ve sonra dayak yiyen, yeni taşındıkları evde televizyon yok çizgi film izleyemiyor diye ağlayan, mahallede çetesi olan, dayak yiyeceğini bilse de asla hakkını yedirmeyen ve yalan söylemeyen, kendini korumak için hep duvar gibi olmak zorunda olan, duygularını belli ederse zarar göreceğini düşünen, gerizekalı arkadaşlarının şişman diye dalga geçtiği ve 6 ay önce şekerden, kistten dolayı kilo aldığını öğrenen, cebinde 10 lira parası olmadığı için gurur yapan, sevdiklerini her şeyin üstünde tutan, hayal kırıklıklarıyla defalarca yıkılan, güvendiği dağlara onlarca kez kar yağan bu yüzden de güvenmeyi unutan, bir zamanlar 6 aylık bebek şimdilerde 19 yaşında olan...
Karşınızda ben. Bunlardan ibaretim. Canımı acıtanları asla unutmayacağım. Kabus görmeme sebep olup sabahlara kadar ağlatanları asla unutmayacağım. Bu travmalara sebep olanları asla unutmayacağım. En önemlisi: nerden geldiğimi asla unutmayacağım ve nereye gideceğimi de. Ben buyum. Sadece ışıklar kapandığında ve yağmur yağdığı zamanlarda ağlayan.
Size bi sırrımı veriyim mi? Karda 27 numara terliklerle donmaya yine razıyım :)

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sessizlik

Gözlerimi açıp kapatmamla geçen 3 sene... Hayatımın dönüm noktası. Gökyüzü ile tanıştığım, en değerlim olduğu seneler.... Daha önceki yazılarımda bahsetmiştim en yakın arkadaşımla aynı okulda olamadığımı. Size eğer gitmiş olsaydık aynı okulda 12. sınıfın ilk gününü anlatmak istiyorum. Hayalimdeki ilk günü. Yani artık hiç olmayacak okulun ilk günü. Sabah 7'de gözlerimi heyacanla açıp yataktan koşarak kalkıyorum. İlk yaptığım şey mesajlarımı kontrol etmek. Kahvaltı, üniforma giyme derken saat 7.30 oluyor ve ben ona mesaj atıyorum: "Sakın geç gelme çok özledim." diyorum. O yine her zamanki gibi rahat rahat beni sinir ede ede geliyor okula. 8'de okulda oluyorum. İlk önce markete girip Haribo, Milka, Ülker ne bulursam alıyorum. En sevdiği şeyler bunlar benim en sevdiğimin. Marketten çıkıyorum ve karşımdan diğer arkadaşlarım geliyor. Hepsini 3 ay boyunca görmedim. Uzun uzun sarılmaların ardından ilerliyorum. Bu defa da hocalarla selamlaşıyorum. Sonra korkuyla saate bakıyo

Sen(sizlik)

Yeniden merhaba... Öncelikle artık çok sık yazamayacağımı belirtmek istiyorum. Son 2 aydır çok yazamadım ama fırsat olmadı veya daha büyük sebep olarak ben duygularımı kağıda dökemedim. 12. sınıf olan her öğrenci gibi sınava hazırlanmaya başladım. Önümde büyük bir maraton var ve ben bu yarışı birinci bitirmek zorundayım. Hedeflerim, ailem ve dostlarım için. Yazılarımı sürekli takip edenlerin olması beni çok mutlu ediyor. Yorumları bilerek paylaşmıyorum. Övülmeyi seven biri değilim. Siz okudukça beni mutlu ediyorsunuz bunu bilin lütfen.. Çok teşekkür ederim hepinize ayrı ayrı. Ben burda hiç olmadığım kadar açık anlattım duygularımı. Utanmadan, sıkılmadan ve korkmadan. Ağlarken yazdım rahatladım, mutluyken yazdım daha mutlu oldum. İyi ki varsınız... Okulun ilk gününden çok korkuyordum biliyorsunuz. 17 kişilik sınıfta sadece ben tek oturuyorum. Kendimi herkesten soyutlamış durumdayım. Sadece bana soru sormak ve konuşmak için çabalayan iyi insanlar var karşımda. Hislerime göre hepsi iyi

Ne Yazsam Bilemedim..

Üç sene önce, Temmuz sonu... Liseye başladığım, her katında ayrı anımın olduğu okuluma kayıt yaptırmaya gitmiştim. Dün son kez çıkarken o zamanı hatırladım. Binbir üzüntüyle geldiğim, binbir mutlulukla bitirdiğim, ilk dostumu kazandığım okulum.. İçinde onlarca iyi öğretmen olan, hatta öğretmenden daha da fazlası olan insanlarla tanıştım. Umudumu, inancımı yeniden kazandığım okulum. Okul sadece ders gördüğün, sınav olduğun bir yer değilmiş. İçinde yeni bir aile barındırıyormuş aslında. Sizlere endişem, üzüntüm, mutluluğum başta olmak üzere tüm duygularımı anlatıyorum. Hiç kimseye anlatmadığım kadar çünkü ne siz beni, ne de ben sizi tanıyorum. En yakın arkadaşıma bile anlatamıyorum çünkü bazen en büyük üzüntünüz en sevdiğiniz insanla ilgili oluyor. Ona onunla ilgili olan üzüntümü anlatamam. Üzüldüğümü söyleyemem. Zaten hissediyordur ama sözlü şekilde belirtmek istemiyorum. Şimdi fark ettim de ne kadar çünküm varmış. Kusura bakmayın anca bu kadar oluyor, bu halde. İlk defa bu kadar güçsü