Ana içeriğe atla

Sürpriz!!!

Doğumgünlerini saçma bulanlar aramızda var diye düşünüyorum. Ben bu konuda ilk sırada bile olabilirim. Ne var yani sıradan bi gün işte deyip geçiştirmiştim 4 yıl öncesine kadar olan yaşlarımı. Sonra bi melekle tanıştım, siz artık onu çok iyi tanıyorsunuz. Onun sayesinde her 29 Aralık'ta kendimi biraz daha sevdim, biraz daha şanslı buldum, biraz daha mutlu oldum hatta ve hatta en mutlu oldum. 2 gün önce 18'e girdim ve biliyorsunuz aramızda mesafelerin olduğu zor bir dönemden geçiyoruz. Bu yüzden o yanımda olamadı ama dün eve geldiğimde annem bana bi paket gönderildiğini söyledi. Hiç beklemediğim bir şey oldu. Ondan geliyordu, en sevdiğimden.. Paketi özenle açtım.. Üstünde birkaç çiçek deseni olan eskitilmiş bir defter. Deftere sarıldım diyebilirim. Ondan geliyordu sonuçta ve birkaç gün öncesine kadar onun elindeydi. Öyle özlemişim ki onu gözlerim doldu. Mesafeler beni çok yıpratır her zaman bi de o olunca bu sene kadar üzüldüğüm bi senem olmamıştı. Her neyse.. Sanki yanımdaymış gibi hissettim. Aslında hep yanımdaydı ama olsun. Sonra paketin içindeki notu fark ettim. Pislik! İnsan nasıl bu kadar güzel yazabilirdi? Nasıl böyle hissettirebilirdi varlığını? Yazısını özlemişim. O notu yazarken beğenmeyip sürekli kağıt değiştirdiğini düşündüm ve gülmeye başladım. Hep öyle yapar. Azıcık bile kötü yazsa silmek yerine yırtar atar. Takıntılı deli işte. Kilitli defteri açıp okumaya başlayacaktım. Önce defter sayfalarını hızlı bir şekilde çevirdim. Ortalara geldiğimde "Ağlarsan üzülürüm." cümlesine takıldı gözlerim. İyi ki görebilmiştim o sayfayı okumaya başlamadan önce çünkü öyle özledim ki her satırını ayrı ayrı okuyup ağlayacaktım. Gülümsedim beni böyle iyi tanıdığı için ve defterin her sayfasını her satırını gülümseyerek okudum. Her sayfada farklı anımız.. Öyle güzel şeyler yaşadık ki biz 4 senede keşke tekrar tekrar yaşasak istedim okurken. Beni sürekli fotoğraf çekmek için zorlaması, sinir ettiğimde adımı dişlerini sıkarak söylemesi, sıkılınca bana sarması, sarılması, öpmesi, montumda uyuması.. Her şeyi çok özledim. Onunla geçirdiğim en kötü gün bile en güzel günmüş benim için bunu anladım. Her ne olursa olsun o yanımdaydı ve ben onun sayesinde en güçlü olmayı başardım. En mutlu oldum. Kahverengi gözleri ve uzun kirpiklerine baktığım zaman dikkatimi dağıtabilen tek insan ya. Bir fotoğrafta ellerini kaldırıp heyecanla bana bir şeyler anlatıyor her zaman olduğu gibi ve ben en doğal halimle gülümsüyorum. O anı hatırladım da içimden onu çok sevdiğimi binlerce kez söylüyordum ve şükrediyordum hep yaptığım gibi. Sonra bi sayfada ona hep sevgiyle bakmamı söylemiş. Bunu herkes fark ediyor ama ben anlayamıyorum ona gelince nasıl farklı baktığımı. Ama sadece o karşımdayken böyle şeyler söyleyip şükrediyorum. Belki de bu öyle yansıyor bilmiyorum. Ama çok seviyorum ve çok çok çok seviyorum işte ya. Sayfalara dokundum ve öyle iyi hissettim ki anlatamam. Anılarımızı yazmamı istemiş ama o deftere yazı yazmak istemiyorum. Onun yazısı öyle güzel ki mahvetmek istemedim. Sadece o yazsın ben okuyayım istiyorum sonsuza kadar. Her sayfada daha da çok özledim. Artık şu lanet sene bitse de beni delirtse başımın etini yese. Özlemenin sınırı yokmuş. Sevmenin de öyle. Keşke yan yana olmanın da sınırı olmasa..
Yeni yılda tüm dileklerim ikimiz için olacak. Sizlere de sağlıklı, mutlu, başarılı, sevdiklerinizle geçireceğiniz nice güzel yıllar diliyorum! Unutmayın, dünya sevdiklerimizle yaşanır bir yer.!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sessizlik

Gözlerimi açıp kapatmamla geçen 3 sene... Hayatımın dönüm noktası. Gökyüzü ile tanıştığım, en değerlim olduğu seneler.... Daha önceki yazılarımda bahsetmiştim en yakın arkadaşımla aynı okulda olamadığımı. Size eğer gitmiş olsaydık aynı okulda 12. sınıfın ilk gününü anlatmak istiyorum. Hayalimdeki ilk günü. Yani artık hiç olmayacak okulun ilk günü. Sabah 7'de gözlerimi heyacanla açıp yataktan koşarak kalkıyorum. İlk yaptığım şey mesajlarımı kontrol etmek. Kahvaltı, üniforma giyme derken saat 7.30 oluyor ve ben ona mesaj atıyorum: "Sakın geç gelme çok özledim." diyorum. O yine her zamanki gibi rahat rahat beni sinir ede ede geliyor okula. 8'de okulda oluyorum. İlk önce markete girip Haribo, Milka, Ülker ne bulursam alıyorum. En sevdiği şeyler bunlar benim en sevdiğimin. Marketten çıkıyorum ve karşımdan diğer arkadaşlarım geliyor. Hepsini 3 ay boyunca görmedim. Uzun uzun sarılmaların ardından ilerliyorum. Bu defa da hocalarla selamlaşıyorum. Sonra korkuyla saate bakıyo

Sen(sizlik)

Yeniden merhaba... Öncelikle artık çok sık yazamayacağımı belirtmek istiyorum. Son 2 aydır çok yazamadım ama fırsat olmadı veya daha büyük sebep olarak ben duygularımı kağıda dökemedim. 12. sınıf olan her öğrenci gibi sınava hazırlanmaya başladım. Önümde büyük bir maraton var ve ben bu yarışı birinci bitirmek zorundayım. Hedeflerim, ailem ve dostlarım için. Yazılarımı sürekli takip edenlerin olması beni çok mutlu ediyor. Yorumları bilerek paylaşmıyorum. Övülmeyi seven biri değilim. Siz okudukça beni mutlu ediyorsunuz bunu bilin lütfen.. Çok teşekkür ederim hepinize ayrı ayrı. Ben burda hiç olmadığım kadar açık anlattım duygularımı. Utanmadan, sıkılmadan ve korkmadan. Ağlarken yazdım rahatladım, mutluyken yazdım daha mutlu oldum. İyi ki varsınız... Okulun ilk gününden çok korkuyordum biliyorsunuz. 17 kişilik sınıfta sadece ben tek oturuyorum. Kendimi herkesten soyutlamış durumdayım. Sadece bana soru sormak ve konuşmak için çabalayan iyi insanlar var karşımda. Hislerime göre hepsi iyi

Ne Yazsam Bilemedim..

Üç sene önce, Temmuz sonu... Liseye başladığım, her katında ayrı anımın olduğu okuluma kayıt yaptırmaya gitmiştim. Dün son kez çıkarken o zamanı hatırladım. Binbir üzüntüyle geldiğim, binbir mutlulukla bitirdiğim, ilk dostumu kazandığım okulum.. İçinde onlarca iyi öğretmen olan, hatta öğretmenden daha da fazlası olan insanlarla tanıştım. Umudumu, inancımı yeniden kazandığım okulum. Okul sadece ders gördüğün, sınav olduğun bir yer değilmiş. İçinde yeni bir aile barındırıyormuş aslında. Sizlere endişem, üzüntüm, mutluluğum başta olmak üzere tüm duygularımı anlatıyorum. Hiç kimseye anlatmadığım kadar çünkü ne siz beni, ne de ben sizi tanıyorum. En yakın arkadaşıma bile anlatamıyorum çünkü bazen en büyük üzüntünüz en sevdiğiniz insanla ilgili oluyor. Ona onunla ilgili olan üzüntümü anlatamam. Üzüldüğümü söyleyemem. Zaten hissediyordur ama sözlü şekilde belirtmek istemiyorum. Şimdi fark ettim de ne kadar çünküm varmış. Kusura bakmayın anca bu kadar oluyor, bu halde. İlk defa bu kadar güçsü