Kalbimdeki bütün iyi duygular yavaş yavaş uzaklaşıyor benden. Değer verdikçe, önemsedikçe kaybediyorum, sanki sona yaklaşıyorum. Elime kağıt kalem aldığım her an aklıma yüzlerce şey geliyor. İnsanların yüzüne bakınca, onunla neler yaşadıysam hepsi zaman şeridi gibi gözümün önünden geçiyor. Benim gibi saf asla hatalarından ders almayı bilmiyor. Bazı insanlar yüzünden yaşadığım acıları hiçbir zaman unutamayacağım. Değiştiğini düşünseniz de o ve onlar hep aynı. Hep aynılardı. Hep aynı olacaklar. Bazen keşke kalbimi yerinden söküp atabilsem diyorum. O olmadan daha iyi yaşarım gibi geliyor. Vicdanım, merhametim beni kaybettirmek, üzmek için var gibiler. Öyle şeyler oluyor ki hayatta en yakınım dediğine bile anlatamıyorsun. Çünkü biliyorsun ki sorunun olan kişiyi seviyor ve tercih yapmayı istemiyor. Kim ister ki zaten! Ama ben hep tercih yaptım, yapmak zorunda kaldım. Hep doğru bildiğimi, doğru olanı seçtim ama hepsi birbirinden yanlışmış. Şimdi aynı yaralarıma yine yeni yeniden tuz basılıyor ve ben sadece izliyorum. Yenilmeye, ezilmeye, defalarca üzülmeye mahkum yaşıyorum. En sevdiğim, uğruna hiç düşünmeden ölebileceğim insanlar için adi, iki yüzlü, egoist, bencil, kötü, iğrenç kısacası karaktersiz herkese tahammül etmek zorundayım. Dedim ya; karakter meselesi işte.
Biz insanlar ölüm günümüzü, yerini, saatini, ne sebeple öleceğimizi bilemeyiz. Belki bir dakika, belki bir ay, belki bir sene...Bu böyle devam eder. Ortalama bir insan 65 yaşına kadar yaşıyorsa; bunun 25 yılı eğitim almakla geçiyor, 20 yılı kariyer ve çocuk yapmakla, geriye kalan 20 yılda da yavaş yavaş başlayan sağlık problemleri, geçim derdi. Gördüğünüz gibi koca bir 65 sene bitti. Bu zamanın ne kadarında mutlu oldun, ne kadarında mutsuz oldun senin seçimlerine kalmış. Hayat kısa arkadaşlar. Bu kısa sürede yaşayabildiğiniz her şeyi yaşayın. Yaptığınız hiçbir şeyden pişman olmayın, daha kötüsünü yapmamak için çabalayın. . . Ve en önemlisi: Kendinize iyi bakın.
Yorumlar
Yorum Gönder