Ana içeriğe atla

Karakter Meselesi

Kalbimdeki bütün iyi duygular yavaş yavaş uzaklaşıyor benden. Değer verdikçe, önemsedikçe kaybediyorum, sanki sona yaklaşıyorum. Elime kağıt kalem aldığım her an aklıma yüzlerce şey geliyor. İnsanların yüzüne bakınca, onunla neler yaşadıysam hepsi zaman şeridi gibi gözümün önünden geçiyor. Benim gibi saf asla hatalarından ders almayı bilmiyor. Bazı insanlar yüzünden yaşadığım acıları hiçbir zaman unutamayacağım. Değiştiğini düşünseniz de o ve onlar hep aynı. Hep aynılardı. Hep aynı olacaklar. Bazen keşke kalbimi yerinden söküp atabilsem diyorum. O olmadan daha iyi yaşarım gibi geliyor. Vicdanım, merhametim beni kaybettirmek, üzmek için var gibiler. Öyle şeyler oluyor ki hayatta en yakınım dediğine bile anlatamıyorsun. Çünkü biliyorsun ki sorunun olan kişiyi seviyor ve tercih yapmayı istemiyor. Kim ister ki zaten! Ama ben hep tercih yaptım, yapmak zorunda kaldım. Hep doğru bildiğimi, doğru olanı seçtim ama hepsi birbirinden yanlışmış. Şimdi aynı yaralarıma yine yeni yeniden tuz basılıyor  ve ben sadece izliyorum. Yenilmeye, ezilmeye, defalarca üzülmeye mahkum yaşıyorum. En sevdiğim, uğruna hiç düşünmeden ölebileceğim insanlar için adi, iki yüzlü, egoist, bencil, kötü, iğrenç kısacası karaktersiz herkese tahammül etmek zorundayım. Dedim ya; karakter meselesi işte.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Vakit Daralıyor...

     Biz insanlar ölüm günümüzü, yerini, saatini, ne sebeple öleceğimizi bilemeyiz.      Belki bir dakika, belki bir ay, belki bir sene...Bu böyle devam eder. Ortalama bir insan 65 yaşına kadar yaşıyorsa; bunun 25 yılı eğitim almakla geçiyor, 20 yılı kariyer ve çocuk yapmakla, geriye kalan 20 yılda da yavaş yavaş başlayan sağlık problemleri, geçim derdi. Gördüğünüz gibi koca bir 65 sene bitti. Bu zamanın ne kadarında mutlu oldun, ne kadarında mutsuz oldun senin seçimlerine kalmış.      Hayat kısa arkadaşlar. Bu kısa sürede yaşayabildiğiniz her şeyi yaşayın. Yaptığınız hiçbir şeyden pişman olmayın, daha kötüsünü yapmamak için çabalayın. . . Ve en önemlisi: Kendinize iyi bakın.

Biz

Hepinize güzel, güneşli bi pazar gününden günaydın! Uzun zamandır soğuk ve kapalı olan havanın sonunda ısınmış olması ilk defa beni mutlu etti. Hayatınız nasıl gidiyor diye sormuyorum, yorumlarınızdan anladığım kadarıyla sizin de benden bi farkınız yok. Belki de bu yüzden anlaşabiliyoruz. Ortak üzüntü, mutluluk her ne varsa ortak olan her şey insanları birbirine bağlıyor. İnsanoğlunun en sevdiğim özelliklerinden biridir bu ortak olan şeyler. Bu kadar bencil bi canlı bi yerden sonra o bencilliği biri sayesinde geri plana atar ve yine o biri mutluysa mutlu, üzgünse üzgün olur. MFÖ'nün çok sevdiğim bi şarkısı var: "Gözyaşlarımızı Bitti Mi Sandın?". Birbirimize vitaminler, moraller verdik ... Özleye özleye kavuştuk birbirimize. ... Bu şarkının en güzel iki cümlesi bana göre. O kadar anlam yüklü ki tek cümlenin içinde. Kalbime dokunuyor diyebilirim. Dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim. Bu şarkıda hatırladığım kişiyi tabi ki biliyorsunuz. Her şarkı bi insanı anlatırmış.

Mucize

Bazen kendime "En büyük mucize neydi benim için?" diye soruyorum. Aklıma onlarca şey geliyor aslında ama bir tanesi var ki kötü olan onca şeyi unutturup yeni bir çağ açtı sanki benim için. Hayat öyle tuhaf ki tam umudunuz bittiği anda karşınıza yeni fırsatlar çıkarıyor. Yeni mucizeler gerçekleşiyor bir anda. Siz o aşamaya gelene kadar çok yorulup, kırılıp, üzülüyorsunuz belki ama değiyor. Benim için; Güneş'in her gün doğup batması, Ay'ın her gece ışık saçması, yıldızların her halükarda güzel gözükmesi bile bir mucize. Kısacası benim için gökyüzü bi mucize. Zamanın öğrettikleri ve hayatın getirdikleriyle anlıyor ki insan en büyük, en eşsiz benzersiz mucize: "Sevgi". Tuttuğum dilekler bile hep birinin beni daha çok sevmesi üzerine olur. Sevgiye doyamayan ve hep daha fazlasını isteyen biriyim çünkü sevildiğimi hissedersem mutlu olabiliyorum. Sevgiyle yaşıyorum kısacası ve sevdiğim insanlar yanımda olsun diye her şeyi yapıyorum ama o da yetmiyor bazen, daha f