Herkes 'Hayat devam ediyor.' der ama benim için hayat devam ediyordu, durdu ve 'yeniden' devam etti. Her şeyi toz pembe görüyorken mutlu olduğumu sanıyordum. Çevremdekileri gerçek birer kardeş gibi görüyordum. Her fırsatta yanlarında oldum. Ne istedilerse yaptım ve bütün bunları yaparken asla yüzlerine vurmadım. Arkama baktığımda gördüğüm şey koca bir 'hiç'. Güvendiğin, varlığıyla bile mutlu olduğun insanların gerçek yüzünü görmek hayatın en kötü darbesiydi benim için. Sert bir yapım vardır. Çoğu insanın bana 'Sen hiç ağladın mı?' diye sorduklarını söylemeden edemeyeceğim. Durum bu kadar vahim yani.. Neyse, o aptalların bunu bilmesine gerek yok diye hepsine gözlerimi devirerek bakıp asla cevap vermedim. Evet, ağlarım. Bazen beş dakika kadar kısa, bazen de bir saat kadar uzun ama ağlarım. Ama herkesin önünde asla ağlamam çünkü insanlar gözyaşlarını görünce merhamet yerine çıkarlarıyla geliyorlar karşına..Bir saat ağlama sebebim o arkadaş, kardeş sandıklarım yüzündendi. Onların yaptıklarından sonra toz pembe hayatım durdu ve ben 'Bir daha asla kimseye güvenmeyeceğim, asla ama asla değer vermeyeceğim' diye söz verdim. Evet kelimesi kelimesine aynı. Üç seneden fazla olmasına rağmen hatırlıyorum. Durmuş olan, gerçekleri içimi acıtan hayatımla ve verdiğim büyük sözümle herkese, her şeye gözümü kapatmıştım. Söz verdiysem ne pahasına olursa olsun tutarım ve kendime verdiğim sözü de kesinlikle tutacaktım. Kimseyle yakın olmazsam belki mutlu olmazdım ama mutsuz da olmazdım. Üç aylık bir tatilden sonra liseye başladım. İlk gün benimle birçok özelliği aynı olan biriyle sıra arkadaşı oldum. Sınıftakilere göz gezdirdim. Tam bir salak topluluğuydu açıkçası. İnsanlara bakınca karakterlerini az çok anlayabilirim, tabi iyi ve kötü olması tanıdıktan sonra ortaya çıkıyor. Kısacası beni yaptıklarıyla şaşırtan kimse olmadı çünkü ben biliyordum ama bile bile de lades diyordum. Ablama mesaj atıp sınıfa hiç alışamadığımı, okul değiştirmek istediğimi söyledim. Biraz daha zaman geçmesini beklememi, illa ki kendim gibi biriyle arkadaş olabileceğimi söyledi. Neymiş 'En iyi dostluklar lisede olurmuş.' Pehh! Arkadaş olmayı geçtim bir de dost mu olacağım bunlarla? Hepsi birbirinden çocuk, umursamaz ve yüzlerinden bile çıkar akan insanlar. Ben kendi kendime bunları düşünürken gözlerim birine takıldı; Tabularımı yakmama, duvarlarımı yıkmama, kendime verdiğim sözü unutmama, duran hayatımı 'yeniden' devam ettirmeye sebep olana: 'Güneş sarısı uzun saçları, içi ay gibi parlayan kahverengi gözleri, oldukça uzun ve kıvrımlı kirpikleri olan biri...'Sınıfa girdiğimde, çevremdekilere baktığımda onu hiç görmemiştim. Çantalarımız ne tesadüf ki aynıydı ve bu sayede ilk kez konuştuk. Yanında olanlar sınıfta en itici bulduğum insanlardı ve onların yanında ne işi olduğunu düşünmeden edemedim.. Olaylar o kadar hızlı gelişti ki hala her şeyi sırayla anlat desen kesinlikle karıştırdığım bir yer oluyor. O, yanındaki iticilerle tartıştı ve en büyük zaafım gözyaşlarını gördüğüm insanlar olduğu için ertesi gün yanımdaki arkadaşlarıma onu aramıza almak istediğimi söyledim. Başkalarının önünde ağlayan insan çok değer vermiştir, çok kırılmıştır ve çok güçlüdür.Tanıdıkça daha çok ilgimi çekti. Onun hakkında öğrendiğim her şey onu bana daha da çok sevdirdi çünkü hem annemle hem de benimle çok benziyordu. Günler geçtikçe meleklerle yarışacak kadar iyi kalpli biri olduğunu gördüm.
Kim olduğunu tabi ki isim olarak vermeyeceğim, üzgünüm. Ben ona 'her şeyim veya sonsuzum' demeyi tercih ediyorum genelde. Sahip olduğum en güzel şey belki de. Saatlerce konuşmak istediğim, uğruna ölmeyi bile göze alabileceğim, uyurken üşümesin diye üzerine montumu örttüğüm, nazar değecek diye gözlerinin içine baka baka her fırsatta dualar okuduğum, en uzun ağlama rekorum olan bir saati on beş saate yükselttiğim, herkesten(kendimden bile) koruduğum: Dostum.
Tutmadığım ilk ve tek sözümdü bu ve asla pişman olmayacağıma eminim. Yine olsa yine bozarım sözümü. Onun için bozamayacağım söz, yapamayacağım şey yok artık.
Sizlere bu bloğu açarken amacımın sahip olduklarımıza farkındalık yaratmak olduğunu söylemiştim. Sevdiklerinize sıkıca sarılın ve her an kaybedecekmiş gibi değerlerini bilin çünkü bir gün gerçek olacak..
Çevrenize iyice bakın. Belki sizi de beni beklediği gibi bekleyen bir melek vardır. Olamaz mı? Olabilir...;))
NOT: Artık tek zaafım bu yazıyı yazma sebebime :P
Yorumlar
Yorum Gönder